Ders başarısı tek başına ne zeka, ne de kişilik özellikleri ile bağlantılıdır. Ders başarısını arttırmak için eğitimci, psikolog, aile ve çocuğun birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Zihin haritalarına göre hazırlanan, ders çalışma programı ile her çocuk kapasitesi çerçevesinde ders çalışmasında ve başarısında ilerlemeler gösterecektir.
Ebeveynler çocuklarının derslerinde başarılı olmasını ve en iyi performanslarını ortaya koyabilecek yeteneğe gelmelerini ister. Aynı şekilde öğrenciler de derslerde başarılı olmak için en az çaba ile en yüksek performansa sahip olmanın yollarını araştırırlar. Bu makalede etkili ders çalışmayı etkileyen faktörler hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
Kendini tanımak ders başarısını arttıran en önemli faktördür. Öncelikle çocuğun ders çalışırken hangi alanlarda sorun yaşadığı, hangi alanların ona daha kolay geldiğini anlamamız gerekir. Genellikle uzmanlar ders başarısızlığı söz konusu olduğunda çocuğun başarısız olduğu alanlara odaklanır ve bu alanlarda çocuğu ilerletmeye çalışırlar. Oysa ki çocuğun başarılı olduğu alanlar da belirlenmelidir. Çocuğun güçlü noktaları ortaya çıkartıldığında hem çocuğun kendine güveni artar, hem de sahip olduğu avantajlarını dezavantajlı özellikleri üzerinde dolaylı yollardan kullanabilecek seviyeye gelir.
Etkili Ders Çalışma Yöntemleri için kendini/öğrenciyi tanıma aşamasında önemli noktalar:
İlk aşama olarak ders başarısının incelenmesi gerekir. Ders başarısı ortalama ya da ortalamanın üzerinde olan bir çocuğun performansına odaklanmak ile ders başarısında belirgin bir yetersizlik olan çocuğun performansı ile çalışmak birbirinden farklı metotlar ile gerçekleştirilir.
İkinci aşama öğrencinin motivasyonun incelenmesidir. Öğrenci derslerinde daha iyi olmak istiyor mu yoksa ders başarısı aile ve öğretmen tarafından zorlanan ve öğrencinin çok da önemsemediği bir konu mudur? Eğer öğrenci derslerinde başarılı olmak istiyorsa etkili ders çalışma yöntemleri hızlı bir şekilde sonuç verecek olmasına rağmen, eğer öğrencinin başarılı olma motivasyonu düşük ise bunun nedenleri araştırılmalı ve buna göre bir danışmanlık planı hazırlanmalıdır. Öğrenme motivasyonun düşük olmasının ruhsal sorunlar, aile problemleri, ekonomik nedenler, zihinsel ve gelişimsel sorunlar vb pek çok nedeni olabilir.
Öğrenme motivasyonun düşük olmasının en sık görülen nedeni çocuğun eğitimin gerekliliğini kavrayacak bilinçte olmamasıdır. Çocuk ders çalışmayı bir zorunluluk, ceza olarak görür ve eğitimin kendi hayatındaki önemini kavramamıştır. Erken yaştaki çocuklarda bilişsel ve psikolojik olgunluğun diğer arkadaşlarına göre geriden gelmesi tek başına motivasyon düşüklüğüne neden olabileceği gibi, ergenlik döneminde de çocuğun gündeminin sosyal çevresi ve kendi iç dünyasına yönelmesi motivasyonun düşük olmasına neden olabilir.
Öğrenme motivasyonun düşük olmasının en sık görülen bir diğer nedeni ise çocuğun okul, aile ya da çevre tarafından özgüveninin kırılmış olmasından kaynaklanır. Evdeki daha başarılı bir kardeşin olması, öğretmenin çalışkan öğrencilere özel bir ilgi gösterip başarılı olamayan öğrencilere ilgisiz kalması gibi pek çok neden derslerde başarılı olmayı deneyip istediği sonuca ulaşamayan çocuğun belirli bir süre çabaladıktan sonra artık kendi içine çekilmesine, özgüveni düştüğü için derslerde artık çaba göstermemesine neden olur.
Öğrenme motivasyonun düşük olmasında bir diğer faktör ise mükemmeliyetçi tutumlardır. Bazen bazı kişiler en iyisi olmak isterken, ikinci bile olduklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. “En iyisi olamayacaksam denemenin manası yok” diye düşünen çocuk genellikle bu düşüncenin farkında bile değildir ve bu düşünce nedeni ile kendini geri çeker, okul dışı alanlarda kendini ispat etmeyi denemeye başlar.
Bazen çocuk çeşitli bilinçdışı mitlere sahiptir. Derslerine çalışan ve başarılı olan öğrencileri sıkıcı, kurallara bağlı, değersiz olarak görme eğiliminde olup “inek” diye sık bilinen takma isimlerle adlandırabilirler. Mitlere bağlı motivasyon düşüklüğü; yanlış yönlendirme, olumsuz rol modeller ve olumsuz sosyal çevre ile ortaya çıkabilir.
Üçüncü aşamaya geldiğimizde artık çocuğun ders başarısında onu öne çıkaran ya da geri planda bırakan özelliklerini anlamış ve onun derslerinde başarılı olmak için gerekli motivasyona sahip olduğundan emin olmuş olmalıyız. Şimdiki aşama ise onun öğrenme stillerini incelemektir.
Genel olarak okullarda eğitim sistemi işitsel öğrenme modeline dayanır. Eğitim sistemi görsel ve dokunsal öğelerle desteklenmediğinde öğrenme modeli işitsel olmayan çocuklar eksik kalacaktır. Ayrıca öğrencinin öğrenme modelini, öğrencinin kendisinin, öğretmen ve ebeveynlerinin fark edebilmesi onun ders çalışmadaki etkinliğini arttıracaktır.
Dördüncü aşamada ise ders çalışmada etkinliği azaltan çevresel faktörler detaylı bir şekilde incelenmelidir. En sık görülen sorunlardan biri çocuğun okuldaki ve evdeki çalışma ortamında dikkat dağıtan faktörlerin bulunmasıdır. Ayrıca eğitim ve çalışma ortamının çocuğun bilişsel ve duygusal özelliklerine göre hazırlanması gerekmektedir. Ders çalışmayı engelleyen huzursuz ya da gürültülü aile ortamı, çocuğun sahip olduğu diğer sorumluluklar da yine performans kaybına neden olabilir.
Tüm bu aşamalardan sonra; çocuğun zeka seviyesi, öğrenme kapasitesi ilgi alanları, dikkat süresi ve yoğunluğu gibi bilişsel özellikleri gerektiğinde analize tabii tutulmalıdır. Uzman psikologlar tarafından gerçekleştirilen zihin haritaları sayesinde çocuğunuzun etkin bir şekilde ders çalışabilmesi için detaylı bir analiz hazırlanmaktadır. Bu analiz sayesinde çocuğunuzun ders başarısını yükseltebilir ve etkin bir şekilde ders çalışabilmesini sağlayabilirsiniz.
7-14 yaş arası çocuklara uygulanan Eğitim Check-Up sistemi; çocuğun bilişsel, gelişimsel ve psikolojik özelliklerini güncel psikolojik ölçüm araçları ile 3 aşamada ortaya koyan, ardından çocuğun zihin haritasını çıkartarak çocuk, aile ve öğretmene çocuğun nasıl daha iyi öğrenebileceğini, hangi alanlarda başarılı olduğunu, hangi alanlarda desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.